8 Nisan 2012 Pazar

Bebekler ve Tavır

Bebekler yada çocuklarla iyi iletişim kuramıyorsanız..Buyrun buraya size bazı örnekler ve tiyolar ile bir bebeğin yada çocuğun gönlünü nasıl alacağınızı anlatacağım..
Bundan 2 sene evvele kadar hiç bir çocuk beni sevmez.Bebekler kucağımdan kaçmak için deli olurdu.Bebeklerin kaçma nedeni dillerinden anlamıyor olmamdı.Küçüklerin kaçma nedeni despot bir görüntüm olmasıydı.Tabii bu çocuklar bana şımarık geliyordu.Ben küçükken misafirliğe gittiğimizde yerimden bir milim kıpırdamam.Asla hiç kimsenin eşyasını ellemezdim.Yemek verdiklerinde onu bile yemez olayı abartırdım.Memur çocuğu olduğumuzdan ayın 15 i bizim için önemli ilahi bir gündü.Sadece o günler çok aşırıya kaçmamak kaidesi ile istekler alınırdı.
Biz 50lik meyve suları yatak altına konulup her gün okula giderken bir tane eline verilen bir neslin çocuğuyduk efendim.Bu global bebeler nasıl bir terbiyedir bilmem devamlı kırıp dökmek,yemek verildi mi yerlere atmak ki genelde zeytinyağlıları atıyorlar ve bayanlar bilir  ki zeytinyağını çıkartmak kati suretle neredeyse imkansız, kusar devamlı yenilenir..Onu tuzla onla bunla ov sonra..Neyse onuda hallederiz de neyse..
Sonra ablam evlendi..Bebişi olacakmış haberi geldi.Ben teyze oluyordum artık..Doğum yaklaşıyordu.Doğdu...
O doğduğu sırada bir yemin etmiştim."Buradayken hep ben bakacağım" ve gerçekten yaptım.Hiç bırakmadım emzirmek dışında ablama vermiyordum.Gece poposunu doldurunca ben alıyordum.Ninni söylüyordum.Daha şimdiden bir empati bir aşk vardı aramızda..
Normalde bebeklerin ve çocukların aşık olduğu kardeşim kendini biricik yegenine sevdirememiş ne zaman benden alınıp ona konsa ağlar olmuştu.
Nitekim aradan aylar geçti bebeğimiz 6 aylık olmuştu.Daha kapıda karşılaşır karşılaşmaz hemen kucağıma aldım ve öptüm.Ablam bizdeyken yada ben onlardayken "annelik tatili" yapar yani süt haricinde her şey bana ait oluyor demek bu.Her gün oyunlar oynayıp tuvaletimizi temizliyor ve bir tek bende uyuyordu.Minik teyzesini sevmemiş ,kardeşim bunu ilk benim onu kucağıma almama bağlıyordu.Tamam dedim göreceğiz güzelim yaş gününe  1 ay kala (11 aylık) koşa koşa gittik istanbul'a araçtan indik kardeşim kucağına aldı.Ama yok kereta bunu istemiyordu olanca kuvvetiyle çırmaladı ve üstüme atladı.Öpüştük sonra mıncıkladım onu gene eğlenceli zamanlar başlamıştı ama artık yaşına giriyordu ve benim öğretmem gereken bilgiler vardı mesela artık mama masasında yiyordu katı öğünler tüketiyorduk.Sabahları ona yiyecekleri sevdirmeliydim..Sonra tipiş tipiş yürüyen bacakları ile üstümden atlamaya çalışıyor kucağımda mama yapmaya gidiyorduk neyi elleyip ellemeyeceğini öğretiyorduk.Her gün parka inip oyunlar oynatıp 1 saat salıncakta sallanıyorduk.Sonra kamelyada ikimiz oturup boğazdan geçen gemilere bakıyorduk.O daha çok martıları ve kocaman bayrağı görünce heyecanlanıp "aa aa aa" diye martı sesi çıkartıyordu.Yavrum genelde duyduğu yegane ses martı sessiydi ve o bunu güzel yapıyordu..
Yaş gününü kutladıktan sonra izmir'e döndük..Bir kaç ay sonra onlar geldi yazlık yerlere gittik denizde beni hiç üzmüyordu ağlamıyordu..Resim çekiliyorduk.Ama ne zaman minik teyzede resime dahil olmak istese bıdıcık boyuyla anlayıp saçlarını yoluyor ve tırmalıyordu.Minik teyzede artık oluşan piskolojisi "Tüm bebekler beni severdi ablamı sevmezdi yegenimiz ablamı seviyor benden nefret ediyor ona yaklaşmamayayım." olmuştu.Teyzen kim diyince sadece beni gösteriyordu.Hiç bir suretle minik teyzeyi kabullenmemeye kararlıydı.
Sömstrda İstanbul'a gittim.Kapı açılınca en azından 1 saat yadırgar diye bekliyordum.Bir baktım gecenin 4ü paşam ayakta bir kaç dakika önce uyanmış heyecanla üstüme atladı.Bu kadar hızlı adaptasyonu ablamla ikimiz hiç beklemediğimizden şaşırdık.Hemen arabalarını ,aslanlarını çıkarttı tek tek oynadı hepsini kucağıma koydu sonra yattık sabah yüzümü okşuyor "anne" diyordu.Gıcıklığına uyanmadığımın farkında olarak parmağını burnuma ağzıma gözüme saplıyordu.Yanında yatınca kafama yatıyor nefessiz bırakıyordu.
Köpeklerden korktuğu için ablamla tahtaya vuruyorduk "kın kın pis köpek alma Keremi" diyorduk o nasıl sarılış.
Onunlayken günde 35 kere pepee izlediğimi biliyorum.Tüm şarkıları öğrenmiştik.Sabahtan akşama pepee ve futbol oynuyorduk...

İşin sırrı oyun oynamaktı..Bebekler oyun oynamak istiyordu.Ben hep oyun oynuyordum.Sıkılmıyordum.Halbuki kardeşim bu durumdan kaçıyor ve ilgilenmiyordu arada ilgilenince çocuk piskolojisi onu itiyor beni istiyordu.
Ona ne zaman kızacağımı biliyordu.Aslında bebekler birazda kural istiyorlar.Ne zaman yedireceğinizi.Neyi elleyip ellemeyeceğini ona öğretmenizi talep ediyor.Bebekler ilgi istiyorlar.
Bunu fark ettiğimden beri bebekler ve çocuklarla iletişimim öyle kolay oldu ki..Ne istediklerini biliyorum "oyun"..Şayet bunu kavradığınız an tüm kaleler yıkılıyor artık burçlar düşmüş tamamen sizin olmuş oluyorlar..
Artık kaleyi içten fetih edebilirsiniz..
Başarılar..
Sanırım burada ancak 9 aylık olduğu zamanlar diş çıkarttığı için salyalarımız akıyor.Cingöz tavuk o elindekinin çalışmadığının farkında vedevamlı bilgisayara takmaya çalışıyor bir başarabilse dünyalarımız devirirdi..Teyzesinin ballı böreği,sütlü çöreği,yeşil başlı göven ördeği,minik pandası..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder